ÇATALIN İCADI

EKİM 08   2015   Yazar Deniz YILDIRIM
Şimdiye kadar çatalın nasıl icad edildiği ile ilgili kafa yormamış olsak da başlığımızı gördükten sonra eminim aklınızda bir soru işareti oluşmuştur. Bu yazımız, çatalın hangi süreçlerden geçip günümüze ulaştığı ile ilgili bilgi vermektedir. Keyifli okumalar dileriz.

Sofra tarihinde ilkin bıçağın, sonra kaşığın ve en sonra da çatalın yer aldığını görüyoruz. Romalılar kesici bıçağa “cultellus” diyorlardı. Büyükleri, mutfak için olan doğrayıcı bıçaklar “culter coquinaris” adıyla anılıyordu. Kasapların kullandığı bıçaklar ise şimdiki tiplerine çok yakın biçimdeydi. Bir de ufak kaşık kullanılardı ki “ligula” veya “lingula”, yani “küçük dil”di adı. Gerçekten de biçimi insan diline benziyordu. Aslında Antik Yunan’da geliştirilen ve etleri ateşte kızartmak için kullanılan iki uçlu çatalın Romalılarca da kullanıldığını arkeolojik bulgulardan biliyoruz. Ancak bu alet bugünkü işlevi doğrultusunda kullanılmadığı için “çatal” sayılmıyor.

Çatal tarih sahnesine ilk kez Avrupa’da ilk çatal XIV. yüzyılda çıkıyor. 1328 yılında Macaristan Kraliçesi Klemans’ın eşyası arasında 30 kadar kaşığın yanı sıra bir de altın çatal vardı. Yine Kraliçe Jan Devreaux’nün ölümünden sonra da eşyası arasında bir kılıfa özenle yerleştirilmiş bir adet çatal ile 64 adet kaşık bulundu. Bu iki bilgiden XIII. yüzyılın ikinci yarısında çok özel ziyafetlerde çatalın kullanıldığını, ancak yaygın olarak kullanılmadığı sonucunu çıkarabiliriz.

Venedik ve Floransa, çatalı XI. yüzyıldan itibaren tanıyordu ama Venedik’te çatal toplumsal bir sorun haline dönüşmüştü. Dini tepkilerle çatal uğursuz kabul edilmişti. Çatalın icadı ve yaygın kullanımı, sofra kurallarının gelişmesi konusunda dönüm noktası olmuş, yeme – içmeyi uygarlaştırmıştır. Bu nedenle çatalı bir reform simgesi sayabiliriz.

Kaynak: www.ilgincbilgiler.com